Bazı anlar vardır, geçmişe dönüp bakınca bir “Ahh ulan ahhh” çekersin. İşte o anlardan biri…
2000’lerin başıydı. Kodlarla sabahlamak, forumlarda dertleşmek, bir satır kodun çalışması için saatler harcamak… Bize garip bir keyif verirdi. Ne hosting paneli vardı, ne de “sürükle bırak” site yapıcılar. Bir sayfa için saatlerce HTML, CSS, PHP kodlardık.
Bir domain almak bile meseleydi.
FTP programlarıyla dosya yüklemek, her değişiklikte FTP’yi açıp tekrar güncellemek… Off, ne günlerdi!
Ama o zamanlar gerçek bir topluluk vardı. Forumlarda “Ya dostlar, şu kodu nasıl düzeltebilirim?” diye bir konu açtığında, 10 dakika içinde biri “Kanka şu satırı bir değiştir bakayım” derdi. Öyle Stack Overflow gibi “Önce arama yap, sonra konuş” diyenler yoktu. Yardım etmek içten gelirdi.
Peki sonra ne oldu?
Her şey WordPress’le hızlandı, sosyal medya ile değişti, framework’lerle bambaşka bir hal aldı. Facebook geldi, forumları unuttuk. CMS sistemleri gelişti, elle kod yazan adam sayısı azaldı. GitHub çıktı, kod paylaşımı kolaylaştı ama herkes kendi dünyasına çekildi.
Eskiden kod yazarken “Bunu nasıl geliştiririm?” diye düşünürdük.
Şimdi ise “Bunu nasıl daha hızlı yaparım?” diye düşünüyoruz.
Ama ne olursa olsun, bir gerçek var:
Kod yazmaya başladığın an, bir daha geri dönüşü yoktur.
Ve bu serüven hâlâ devam ediyor…
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!